Dizi Arşivi

Bu, Tanrı'nın iki dünya arasında komada uyanma görevini yerine getirmesi gereken Kerem'in hikayesidir. Her bölüm, ayrı hikayelere sahip orijinal Merbar serisidir.

Cinsellik konusunda tecrübesiz olan bir öğrenci, geliştirmekte olduğu yenilikçi bir "seks" uygulaması için arkadaşlarıyla birlikte bu karmaşık dünyayı keşfetmek zorundadır.

Aslı, Selin, Açelya, Hande ve Ebru çok iyi anlaşan yakın arkadaştırlar. Felekten bir gece geçirmek için buluşan beş arkadaş unutamayacakları bir eğlenceye imza atarlar. Ama geceye damga vuran ve asla unutmayacakları başka bir olay daha yaşanır. Gecenin sonunda Açelya gizemli bir şekilde ortadan kaybolur. Açelya'nın ortadan kayboluşunun şokunu yaşayan dört arkadaş uzun süre bir araya gelmez. Aradan bir yıl geçer ve kızların dördü de gizemli mesajlar almaya başlar. Sadece Açelya'nın bileceği konular hakkındaki bu mesajlar dört arkadaşı yeniden bir araya getirir. Mesajların kaynağını merak eden kızlar sununu bilmedikleri bir gizemin içine doğru sürüklenmeye başlar.

Kıyamet sonrası Los Angeles'ta hayatının en güzel günlerini yaşayan bir genç, akılsız zombilerle ve ayrımcı çetelerle uğraşırken, hayallerindeki kızı bulmaya çalışıyor.

Rüya Kıran o sabah Berlin'deki evinden Suriye'ye doğru yola çıktığında ölümü çoktan göze almıştır. Aynı sabah, “bir daha dönmem,” diyerek ailesini terk eden Yusuf Alacan'ın altı yıl sonra ilk kez Antakya'ya, baba evine döneceği gündür. Yine o gün, Yusufların arazisinden Suriye'ye geçmeye çalışan kaçak bir konvoy yakalanmış, Mit görevlisi Selma Çelik Atmaca lakaplı uluslararası büyük bir kaçakçının peşine düşmüştür. O akşam Yusuf ve Rüya'nın yolları Suriye sınırında çakışır. Rüya karşıya geçebilmek için Boran'la buluşmaya, Yusuf ise arazideki sorun yüzünden kaçırılan babasını kurtarmaya gelmiştir. Yusuf'un tetiği çekmesiyle birlikte kıyamet kopar. Boran Yusuf'un babasını, Yusuf ise babasına karşılık Rüya'yı rehin alır. İkisinin de bilmediği, konvoyun sahibi Atmaca lakaplı uluslararası kaçakçının, Berlin'de çok sevilen bir lokantacı olan Rüya'nın babası Ayaz Kıranolduğudur.

Lucy Clarke’nin aynı isimli romanından uyarlanan 7 bölümlük dizide; polisten kaçan Kana ve Kitty bir gemiye sığınır. Kaygısız, eğlence ve parti dolu bir hayata yelken açmayı hayal ederken yeni bir kâbusun içinde uyanacaklardır.

Ünlü terzi Peyami, en iyi dostunun müstakbel eşi için gelinlik dikmektedir. Ama hiç görmediği bu kız beklenmedik şekilde hayatına girince, Peyami’nin sırlarına bir yenisi eklenir.

Elimizde ‘The Lunch Hour’ isimli bir gündüz talk show programı var. 1 tanesi ana sunucu olmak üzere 5 tane kadın sunucusu olan, gündelik yaşam ve olaylar üzerine muhabbet edilen, çeşitli dallardan konuklar da ağırlanan bir sohbet programı. Maxine Robinson, uzun yıllardır bu programın baş sunucusu. Sektörde büyük bir popülaritesi ve kanalla bir hukuku var. Diğer dört kadın yardımcı sunucuyu ise yakın bir geçmişte programın formatını değiştirerek kadroya dahil etmişler. Her biri farklı mesleklere, farklı fiziki ve karakteristik özelliklere sahip 4 kadın. Elbette farklılıklar bir çekişme ortamı yaratıyor mekan neresi olursa olsun hayatın içinde. İşin içinde kadınlar ve iş de gösteri dünyası olunca bu çekişme çok daha üst boyutlarda yaşanabiliyor haliyle. Bize de arkamıza yaslanıp sahne önünde ve arkasında yaşanan bu çekişmeden doğan komedinin keyfini çıkarmak kalıyor.

Bu hikaye İstanbul’un 1970’li yıllarında adalet arayan bir savcının ve kalemine güvenen genç bir gazetecinin mücadelesin anlatıyor. Orhan ve Leyla’nın aşkı 70’lerin renkli mahalle kültürü ve karanlık yer altı dünyası arasında savruluyor. Onlar adaletin peşinden koşarken bizler bir ülkenin özgür, çılgın, umutlu gençliğinin kavgayla, siyasetle, aşkla ve müzikle büyüyüp kabadayılıktan mafyaya, rocktan arabeske, köylerden şehirlere, şehirlerden başka yeni bir ülkeye dönüşmesini anlatıyoruz.